BültenMakale

Etkili Biri Olabilmek

Dr. Güler Manisalı Darman

Etkili biri olabilmenin yolu, etkin bir yönetici olabilmekten geçer.
Bunun koşullarını aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz;

  • Bilgiye hâkim olmanız ve gücünüzü kendinizden almanız gerekir.
  • Doğru ve akıllı çalışma ileçabalarınızı bir değere dönüştürmelisiniz.
  • Güçlü yönlerinize odaklanıp, zayıf yönleriniz için zaman harcamak yerine destek almanız daha doğru olacaktır.
  • Önemli ve öncelikli konular birbirinden ayırt etmeli, iyi zaman yönetimi yapmalısınız.
  • Etkin kararlar alabilmelisiniz. Liderlik becerileriniz geliştirmelisiniz.

Bunların hepsi birbirinden ayrılmayan, birbirlerini besleyen unsurlar, destekleyen sütunlardır.

Günümüzdeki yeni gerçeklik, bilginin gücüdür. Bilgi en hızlı ve kolay yayılan kaynaktır. Eğitim yolu ile herkes tarafından, istenirse, edinilebilir.
Ancak sahip olunan bilgiyi iyi değerlendirebilmek ayrı bir çaba gerektirir. Dolayısıyla bilgiye sahip yeni işgücünü yönetebilmek de etkili
biri olmayı gerektirir.19 Aile şirketlerinde, kurucular (belki) patron, ikinci veya üçüncü kuşaklar ise hissedardırlar. Aynı zamanda güçlü profesyonel yöneticiler olmak zorundadırlar. Bu takdirde, nitelikli donanımlı iş gücünü şirketlerine çekebilir ve daha da önemlisi tutabilirler.Şirketiniz de etkili bir yönetici olabilmeniz için aynı zamanda iyi bir ekip kurmanız önemlidir. Ancak bu şekilde ekibinizi yönetebilme başarısına ulaşırsınız. Ekip Yönetebilme Ekibi iyi yönetebilmek için önce iyi bir ekip oluşmak gerekir. Yönetim üzerine yapılan tüm araştırmalarda orta çıkan en önemli bulgu, başarının sırrının iyi bir ekip oluşturmaktan geçtiğini yazar.

İyi bir ekip yarattıktan sonra, ekipte güven ortamı yaratmak, işbirliğini
sağlamak, ekibin başarılara imza atabilmesi için, lider olarak duygusal
zekanın yardımı ile ekip üyelerini hareket geçrimek önemlidir. Geçmişte sıkça uygulanan hatalı yöntemlerden bir tanesi; “parçala – böl-yönet” yaklaşımıdır. Bu yöntem kısa vadede ekip liderine güçlüymüş
hissini verse de orta ve uzun vadede şirkete zarar verir. Ülkemizde, şirkete aidiyet duygusu, karşılıklı bağlılık gelişmiştir, önemlidir. Aile şirketlerinin de güçlü yönlerinden biri olarak sayılabilir. Ancak diğer taraftan biraz
profesyonellikten uzak bir toplum olduğumuz da gerçektir,. Bolca
eleştiren, ama eleştirilmeye tahammülü olmayan yapımız aile şirketlerinde hayatı daha da zorlaştırmaktadır. Araştırmaya, bilgiye ve belgeye dayanmıyan eleştirler çoğu zaman kırıcı ve yıkıcı olabilmektedir. Aile şirketlerinde kurucunun döneminde atılan adımlar, alınan kararlar elbette çok önemlidir. Bu deneyimleri dinlemek, kulak vermek, deyim yerinde ise “Amerika’yı yeniden keşfetmemek” zaman kazandırır.

Diğer taraftan günümüzün giderek karmaşıklaşan şirket yapısında ,
değişen iş gücü profilinde- özelliklede beyaz yakalı diye tanımlanan
beyin takımında, kurucuların dönemindeki insan kaynakları uygulamaları-daha doğrusu eskipersonel yönetim biçimi geçerli olmayabilir.
Bir çok şirket “z” kuşaklarını istihdam etmeye başladı. Bu kuşağın değer
yargılarını, beklentilerini, yetkinliklerini anlamak şirketler açısından önemli. Bu yazıyı okuyan “X” kuşaklarının yüzünde hafif bir gülümseme görür gibiyim. Bugün 50’li yaşlarda olan “X” kuşakları uzunca bir süre “Y” analayabilme ve onları yönebilme çabasını harcadı. Artık sıra, yeni dönemin yöneticileri olan “Y” kuşaklarında; bu yöneticilerin de “Z” kuşakları üzerinde nasıl etkili yönetici olabileceklerini, nasıl verimli bir ekip yönetebileceklerini öğrenmeleri gerekiyor. Bu noktada bütünleşik iki
önemli unsur sanırım bilgiye hakimiyet ve iş yapmada hız ve dijitalleşme olarak karşımıza geliyor. Ne diyelim; “kolay gelsin”…

Share:

Leave a reply