KOBİ’lişim
TBD Bilişim Dergisi’nin Haziran 2012 tarihli 144. sayısında (http://www.bilisimdergisi.org/s144/index.html?page=90) SİMGE adlı köşemde yayımlanan yazımın sonunda, o tarihte yürürlüğe giren yeni ticaret yasasının işletmelerin bilişim teknolojilerinden yararlanmayı öngörmesinin sağlayacağı katma değerden duyduğum umuda yer vermiştim.
1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren yeni ticaret yasası ile işletmelerimizin zorunlu olarak bilişim teknolojilerinden yararlanacağı ve ekonomiye verdikleri katkıları bilişimsizlik maliyetinden kurtulmuş olarak sürdüreceği beklentisi oluşmuş idi. Bugün ise, yeni üretim yöntemlerinin gündeme geldiği “Dördüncü Sanayi Devrimi – Endüstri 4.0” kavramı üretimdeki verimlilik için gümbür gümbür gelmekte. İşletmelerimiz ya bu yeni devrime ayak uyduracak ya da dünya ile rekabet edememekten dolayı yok olmanın eşiğine gelecekler.
Son yıllardaki ekonomik krizlerden çıkış yolu olarak Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Yıllık Değerlendirme Raporları’nda da yer aldığı üzere, işletmelerin bilişimsizlik maliyetlerinden kurtularak ekonomik düzlüğe çıkması için bilişim teknolojilerine yatırım yapmaları, bu yatırımların da devlet tarafından teşvik edilmeleri önerilmektedir
Söz konusu raporlarda [1] “…tüm dünyayı derinden etkileyen “Küresel Mali Kriz” ile ilgili mücadelede, ülkemizde gerçekleştirilecek faaliyetlerin bir “tasarruf politikası” şeklinde reel sektörün dinamizmini etkilememesi için azami dikkat gösterilmelidir. Bilişim Teknolojileri sektörüne olumsuz bir şekilde yansıyacak alışılmış tasarruf politikaları uygulanmamalı, yıllardır dile getirilen Bilişimsizlik Maliyeti öncelikle e-Dönüşüm Türkiye Projesi’ne muhatap kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere tamamen ortadan kaldırılmalıdır.
KOBİ nedir? Sizin KOBİ’niz Hangisidir?
KOBİ Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkındaki Yönetmelik’teki son tanıma göre KOBİ, 250 Kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu 40.000.000 (kırkmilyon) TL’yi aşmayan mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimdir. [2]
“Bu düşünceden hareketle “Küresel Mali Kriz” ile mücadelenin temel unsurunun; BT yatırımlarının topyekün ve derhal gerçekleştirilmesi ile mümkün olabileceği fikri benimsenmelidir.” görüşü savunulmuştur.
KOBİ tanımının ellili sayılardan teke inmesinin üzerinden henüz on yıl geçmedi. KOBİ konusunda yapılan tanımların çok sayıda olduğunu, değişik kriterlere ve niteliklere göre işletmelerin KOBİ sınıfına alındığını öğrendiğimde aslında çok şaşırmamıştım. Neyse ki, aklın yolu birdi ve KOBİ tanımı yeniden yapılarak hangi işletmelerin KOBİ sınıfında değerlendirilebileceği ve desteklerden yararlanabileceği kısa sürede tanımlandı. Tanım yapmak doğru ve uygun bir adımdı. Ancak, yapılan tanımı da yaşama geçirmek tanımın kendisi kadar önemliydi.
KOBİ Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkındaki Yönetmelik’teki son tanıma göre KOBİ, 250 Kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu 40.000.000 (kırkmilyon) TL’yi aşmayan mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimdir. [2]
Gerçekte KOBİ, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme midir?
Sizin KOBİ’niz hangisidir?
Kalıcı Olamayıp Batan İşletme (KOBİ)
Kendimin, Oğlumun, Babamın İşletmesi (KOBİ)
Kendin Ol, Başkasına İmrenme (KOBİ)
Kızımın, Oğlumun, Benim İşletmem (KOBİ)
Kredi Organizasyonuyla Batırılan İşletme (KOBİ)
Kriz Ortamında Batan İşletme (KOBİ)
Küçük Oğluma Bulduğum İş (KOBİ)
Küçük Oğlumun Başarılı / Basit İşi (KOBİ)
Küçük Ol, Büyümek İsteme (KOBİ)
Küçük Olamam Büyümek İstiyorum (KOBİ)
Küçük Olduğundan Batırılan İşletme (KOBİ)
Kudretli, Olgun, Babacan İşadamı (KOBİ)
Kurucu Ortağın Başlattığı İş (KOBİ)
Kendine uygun KOBİ tanımını yapan işletme sahipleri bu tanım ile uyumlu vizyonları ile işlerini yürütmeye çalışmaktalar. Büyümek istemeyen KOBİ’ler bilişim teknolojileri ile ilgilenmemekte kararlı gözüküyorlar. Bilişim alanında yatırım yapmak bir yana, bilgisayarı oyuncak olarak bile kullanmak istemiyorlar.
İşletmelerin temel amaçlarının verimlilik düzeyini yükseltmek, kapasite ve kaliteyi artırmak, maliyetleri düşürmek ve çalışma ortamının koşullarını uygun hale getirmek olduğu bilinmektedir.
Günümüzde teknolojinin sürekli gelişip değişmesi, sermayenin küreselleşmesinin de etkisiyle rekabet koşullarının sertleşmesi, işletmeleri, üretim sistemlerini daha etkin, daha verimli, dolayısıyla daha düşük maliyetle yapılanmaya zorlamaktadır. (Unutmayalım) Son yıllarda yaşanan küresel mali krizin aşılmasında alınacak önlemlerin başında, bilişimsizlik maliyetini ortadan kaldırmak, bilişim ve uygulama yazılımı teknolojilerine yatırım yapmak gelmektedir. Özellikle üretim sektöründeki kuruluşlar için bir kurumsal kaynak planlama (İng. Enterprise Resource Planning System, ERP) yazılımına sahip olmak ve başarıyla kullanabilmek yaşamcıl düzeyde önemlidir. [3]
Kaynaklar:
[1] TBD Bilişim’08, 2008 Yılı Değerlendirme Raporu (Kasım 2008) ve TBD Bilişim’09, 2009 Yılı Değerlendirme Raporu (Kasım 2009)
[2] http://www.kobi.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=239:kob-tanm-deiti&itemid=348 (4 Kasım 2012)
[3] Türkdöküm, Sayı 19, Nisan-Haziran 2011, Sf:60-62, Döküm Endüstrisinde ERP Yazılımı, E. Baransel (Bilişim Ltd) (http://tudoksad.org.tr/assets/Turkcast/TurkDokum19.pdf)