Makale

Dünya’da İnovasyon

İnovasyon çeşitleri

Devletlerin ve şirketlerin küresel piyasa ile rekabet edebilmeleri, ekonomik olarak gelişmeleri, yeni iş imkânları yaratabilmeleri ve yeni kuşakların sorunlarını çözebilme kapasitelerini arttırabilmeleri için inovatif düşünce tarzı ve inovatif çalışma yöntemlerini benimsemeleri gerekmektedir.

Firmalar inovasyon yoğunluklarını attırırken, çalışmalarını 4 temel grupta yapmaktadırlar. Bu grupları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz

Ürün İnovasyonu:

Piyasaya yeni bir ürün sürülmesi olarak açıklanabilir. Şirketlerin ürün inovasyonu yapmak için illa ki yeni bir ürün piyasaya sürmeleri gerekmemektedir. Var olan ürünün teknik özelliklerinin, parça ve bileşenlerinin geliştirilmesi, ürünlerin kullanıcı dostu hale getirilmesi gibi yeniliklerin yapılması ürün inovasyonu kapsamı içine girmektedir.

Süreç İnovasyonu:

Süreç inovasyonu, bir ürün veya hizmetin oluşturulması ve sonrasındaki süreçlerde yapılan yenilik ve değişimleri kapsamaktadır. Örneğin daha önceden el ile üretimi yapılan bir ürünün otomasyon sistemine geçirilmesi, ürünün dağıtım ve sevkiyatında yapılan yenilikler süreç inovasyonuna bir örnektir.

Organizasyonel İnovasyon:

Firmaların iş uygulamalarında, iş yeri örgütlenmelerinde ve dış ilişkilerinde uygulamaya koydukları inovasyon çeşidine organizasyonel inovasyon olarak adı verilir. Organizasyonel inovasyon diğer inovasyon türlerinden farklı olarak her zaman yeni teknoloji kullanımı içermeyebilir.

Pazarlama İnovasyonu:

Pazarlama, inovasyonun önemli olduğu alanlardan biridir. Pazarlama inovasyonu ile müşterilerin ihtiyaçlarını daha iyi karşılamak amaçlanmaktadır. Yeni bir kitleyi hedef alan ürün geliştirme, televizyon ve filmlerde yapılan ürün yerleştirmeler pazarlama inovasyonuna örnek olarak verilebilir.

 Teknoloji Üretilmeli mi, Satın  mı Alınmalı?

Yeni bir ürünün oluşturulması Ar-Ge yolu ile oluşturulabileceği gibi var olan bilginin dışarıdan alınması ile de meydana gelebilir. Burada firmalar; patentli teknolojilerin satın alınması veya paten gerektirmeyen buluşların veya know-how’ların diğer şirketlerden elde edilmesi gibi farklı bilgi elde etme metotları kullanabilir.

Firmalar Ar-Ge çalışmalarını kendi bünyelerinde yapmak yerine dış hizmet alma yoluna gitmektedir. Yapılan araştırmalar firmaların çoğunlukla dış hizmet aldığı gerçeğini bize göstermektedir. Ar-Ge çalışmalarında dışardan hizmet alımı, firmanın kendi bünyesinde yapacağı çalışmalara göre maliyeti daha düşük olduğu için tercih edilmektedir.

Firmaların teknoloji üretme veya satın alma eğilimleri, bulundukları ülkelerin bu konudaki politikaları ile doğrudan orantılıdır.  Aşağıdaki tablo, ülkelerin bilgiyi üretme ya da satın alma oranlarını göstermektedir.

Tablo incelendiğinde, ülkeler bilgiyi üretme veya satın alma kapasitelerine göre dört farklı şekilde gruplandığı görülmektedir.

  1. Grup: Bu gruptaki ülkeler tablonun sol alt bölümünde yer almaktadır. Bu ülkelerde yer alan az sayıda firmalar bilgiyi satın alma yoluna gitmektedir. Azerbaycan, Ermenistan ve Arnavutluk bu grupta yer almaktadır.
  2. Grup: Bu gruptaki ülkelerde yer alan firmaların büyük çoğunluğu bilgiyi satın almaktadır. Bunun yanı sıra bu ülkelerde devlet teşviği ile birlikte inovasyon yoğunluğu artmakta ve bilgiyi üreten firma sayısı çoğalmaktadır. Bosna Hersek, Kazakistan, Polonya Ukrayna ve Türkiye bu grupta yer almaktadır.
  3. Grup: Bu grupta yer alan ülkelerde inovasyon yoğunluğu yüksektir. Firmaların birçoğu bilgiyi satın almak yerine üretmek yoluna gitmektedirler. Ar-Ge çalışmaları firmalarda önem kazanmaktadır. Romanya, Rusya, Belçika ve Litvanya bu grupta yer almaktadır.
  4. Grup: Bu grupta sadece İsrail yer almaktadır. Devlet politikası gereği firmaların neredeyse tamamı yeni ürün ve teknoloji için gerekli bilgiyi kendileri üretmektedir.

Yönetim Sistemleri İyileştirmeleri

Verimliliğin artırılması için firmaların yapacakları inovasyon çalışmalarının yanı sıra farklı yollarda vardır. Firmalar yönetim sistemlerinde yapacakları iyileştirmelerle birlikte fazla kapasitelerini doğru kullanarak verimliliklerini büyük ölçüde artırabileceklerdir.

Yapılan birçok çalışma yönetim kalitesinin işgücü vb. verimlilikle çok güçlü bir ilişkisi olduğunu ortaya koymaktadır. Yönetim yetenekleri düşük firmalarda verimliliğinde düşük olması sık görülen bir durumdur.

Yönetim kalitesinde yapılacak iyileştirmelerin verimliliğe olan etkisi farklı bölgelerde farklı sonuçlar verebilmektedir. Örnek olarak Avrupa Birliği’ne üye ülkeler, aday ve potansiyel aday ülkelerdeki yönetim kalitesindeki artışın verimliliğe olan katkısı, süreç iyileştirmesinin verimliliği artırma kapasitesinden daha azdır. Gelişmekte olan ülkelerde ise yönetim kalitesinin geliştirilmesi verimliliğe ciddi oranda katkı sağlamaktadır.

Geçiş Bölgelerinde, İş gücü verimliliğinde firmalar ve ülkeler bazında geniş farklılıklar bulunmaktadır. Her geçiş ülkesinde yüksek ve düşük işgücü verimliliği olan firmalar bulunmaktadır. Az gelişmiş ülkelerde ise düşük verimlilik daha yüksektir.

Verimliliği yükseltmede ürün, süreç, organizasyon ve Pazar inovasyonun rolü büyüktür. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde bir diğer önemli kaynak ise yönetim sistemlerinin geliştirilmesidir. Bu tarz ülkelerde genelde yönetim sistemleri e yapılanması düşüktür. Yönetim kalitesi düşük firmalarda ve ülkelerde, süreç inovasyonundan önce bu konunun geliştirilmesi ciddi faydalar sağlamaktadır.

Sonuç olarak, aralarında ülkemizin de bulduğu geçiş ülkelerinde, inovasyon harcamalarından önce kurumsal yönetim ve kurumsallaşma çalışmaları ile birlikte yapılacak yönetim iyileştirmeleri verimlilikte ciddi bir artış getirebilecektir.

 

Share:

Leave a reply