Değişim ve dönüşümün büyük rol oynadığı en önemli dönem şüphesiz kuşaklararası geçiştir.
Family Business Review dergisinde yayınlanan ve yıllar boyu baba-oğul ilişkisindeki evreleri ele alan aşağıdaki grafik, kuşaklararası geçişteki sıkıntıları yansıtmaktadır.
Ülkemizde de özellikle kurucu nesilden ikinci nesle geçen bir çok aile şirketinde, bu sıkıntı ile karşılaşmaktayız. Kurucular işletmeyi önce kurmak, sonra yaşatmak için o kadar büyük bir çaba harcarlar ki, sadece çalışmak, deyim yerinde ise, bir yaşam biçimi olur. Hayatlarının anlamı işleridir.
Bir defasında bir şirketimizde, kurucu baba; hadi yazın yazlıkta zaman geçiyor, ama kışın evde insan kendini oyalayamıyor” demişti. Kurucular, önce evlatlarının işe sahip çıkmalarını ve devr almalarını isterler. Evlat başarılı olamaz ise, şirketin başına bir şey gelecek kaygısı ile; başarılı olursa da, kendi kurdukları şirketin ellerinin arasından kayıp gittiği kaygısı ile, şirkete geri dönmek ve işlere tekrar hakim olmak isterler. Buna “kurucu tuzağı” denir.
Özellikle küçük ve orta boy işletmelerde, halen bu durum ile karşı karşıyayız. Çoğu kez kurucu babalar işten koptukları zaman, sanki, işletme ayakta kalamazmış duygusunu yaşarlar. Burada sıkça yapılan hatalar;
- İcradan çekilmenin şirketle ilişiğin kesilmesi anlamına geldiğinin sanılması,
- Kuşaklararası geçişin doğru planlanıp yürütülmemesidir.
Kurucular bir gün icracı pozisyonlarından ayrılacaklarını bilmelidirler. İcracı pozisyondan ayrıldıkları zaman en güvenli liman yönetim kuruludur. Bu noktada şirketin kurumsal altyapısını oturtmuş ve doğru bilgiye dayalı karar alabilir pozisyonda olması önemlidir. Kısacası, bu aşama kurumsal yönetime geçiş aşamasıdır.
Kurucu hem kendine, dostlarına, sağlığına daha çok zaman ayırabilecektir; hem de yönetim kurulu kanalı ile, gözü gibi koruduğu şirketinin gözetim ve denetimini yapabilecektir. Ancak yönetim kurulu toplantıları genelde icra kurulu toplantılarına dönüşmekte ve gerekli faydayı sağlayamamaktadır. Hatta zaman zaman gereksiz çatışmalara bile yol açmaktadır. Burada sıkça yapılan bir diğer hata da, başarısız olduk diye yönetim kurulu toplantılarından vazgeçmektir. Yönetim kurulu olmadıkça, babalar şirketin gidişatı ile ilgili bilgi alamamakta, öğrenmek için işlere müdahil olmakta bu da baba -oğul çatışmasında sarmala yol açmaktadır.
Kurumsal yönetim ile ilgili üçüncü bölümde yönetim kurullarına daha kapsamlı olarak değineceğiz.
Kuşaklararası geçişin bir de yeni nesil cephesi vardır ki, o da en az işten çekilemeyen babalar kadar önemlidir.
Kurucuların işle ilgili sorgulamaları, özellikle yönetimi devralan nesillerin canını en çok sıkan konuların başında gelmektedir. Oysa kurumsal yönetimin bütün dünyada kabul edilmiş olan temel prensipleri, şeffaflık, hesap verebilirlik, sorumluluk ve adilliktir. Dolayısıyla, aslında gönül olarak hesap verebilirliği ve şeffaf olmayı kabul etmezler, bu sorunun en kolay çözümüdür. Şirketlerde eleştirilme kaygısı şeffaflığın önüne geçmektedir. Başarı da olası sıkıntılar da kuruculara aktarılmamakta, eksik veya yanlış bilgi kaybına yol açmaktadır.
Kurucular tepenin yalnızlığını yaşarlar. Gerek ailenin refahının gerekse şirketin sürdürülebilirliğinin sorumluluğu onların üzerindedir. Kurucu veya kuruculardan sonra da aile üyelerinden bazıları şirkete gelip çalışmakta, bazıları ise şirket dışında kalmaktadırlar. Ancak her ne kadar şirkete gelmeseler de normal şartlarda miras yolu hissedar olmaktadırlar. Burada sıkça karşılaşılan karmaşa, şirket içinde yer alan ikinci ya da üçün neslin, dışarıda kalan hissedarlara karşı olan sorumluluklarıdır. Dışarıda kalan diğer aile üyeleri, pasif yatırımcı konumundadırlar. Şirket içinde yer alanların şeffaf ve adil olma yükümlülükleri ve hesap verebilirlik açısından sorumlulukları bulunmaktadır.
Aile şirketlerinde gelecek nesillere geçerken ağırlıklı olarak üç tuzakla karşı karşıya kalınır;
- Kurucular veya her nesil bir sonraki nesle işleri ve yetkileri devretmekte zorlanırlar.
- Birden fazla yeni nesil olunca kardeşler arası veya kuzenler arasında liderlik çatışması yaşanır
- Devirlerde yönetsel ve hukuksal altyapı zamanında ve doğru hazırlanmaz ise, bu belirsizlik gelecekte sorunlara yol açar.
- Kısacası her konuda planlama şarttır.
Makalemizin devamı gelecek sayıdadır. Takipte kalın…