Alternatif Uyuşmazlık Çözümü: Arabuluculuk
Alternatif Uyuşmazlık Çözümü ne demektir? Uyuşmazlıkların mahkeme dışı çözüm yollarıyla etkin, hızlı ve daha düşük maliyetle çözüme kavuşturulması için düşünülen çözüm yollarına verilen genel addır. İngilizce ifadesinin baş harflerinin kısaltması olan ADR kısaltmasıyla bilinen alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, mahkeme yargılamasına bir alternatif değil, uygun bir seçenek ve tamamlayıcıdır (Daha fazla bilgi için bkz. Wikipedia).
Arabuluculuğun tarihçesi nedir? Arabuluculuk, her ne kadar bizim için çok yeni bir uyuşmazlık çözümü olsa da, arabuluculuğun tarihçesi 4000 yıl kadar önceye dayanmaktadır. Arabuluculuğun ilk tohumları bizim bugün üzerinde yaşadığımız bu coğrafyada, yani Mezopotamya’da ve Sümer uygarlığında atılmıştır. Medeni ve ticari arabuluculuk ise, tarafların mahkemelerdeki maliyet ve zaman kaybından kurtulma gereksiniminin karşılanmasına yardım etmek için, yirminci yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkmıştır. Özellikle Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi’nin, 2008 tarihli AB Arabuluculuk Direktifi ile arabuluculuk kurumu için olumlu sonuçlar ortaya çıkmıştır. Direktifin amacı, arabuluculuğun desteklenmesi ve böylelikle mahkemelerle işbirliği yapılarak barışçıl çözüm yollarının yaygınlaşmasını sağlamaktır. Avrupa Birliği mevzuatına uyum kapsamında Alternatif Uyuşmazlık Çözümlerinden ülkemizde uygulanmaya başlanan en yenisidir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 07.06.2012 tarihinde yürürlüğe girmesi ile beraber ülkemizde arabuluculuk uygulamaları ilk defa yasal bir dayanak kazanmıştır.
Arabuluculuk işe yarayacak mı? En basit anlatımıyla arabuluculuk, güvenilir yansız bir kişi tarafından kolaylaştırılan oydaşmadır. Arabuluculuk, tarafların sulh olma iradesiyle bağımsız bir 3. kişiye (arabulucuya) gittikleri gizli, esnek, hızlı ve ucuz bir uyuşmazlık çözümüdür. Türkiye’de arabuluculuğun bir kurum kabulündeki amaç, yukarıdaki tanımda yer alan dört unsurun, mahkemelerde uygulanamıyor oluşudur.
Türk Hukuk Sistemi’nin kanayan yarası olan uzun yargılama nedeniyle adalet gecikmekte ve bu durum her iki tarafın da mağduriyeti ile sonuçlanmaktadır. Harvard Hukuk Fakültesinden Profesör Lawrence Tribe bu durumu; “Çok fazla hukuk, çok az adalet; çok fazla kural, çok az sonuç” biçiminde nitelendirmektedir.
Şu an neredeyiz? İşin daha çok başındayız. Ülkemizde arabuluculuk kurumundan hızla herkes bilgi sahibi olmaya başlamıştır. Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Dairesi tarafından yapılan açıklamaya göre Mart 2015 itibariyle arabulucu önüne gelen 265 uyuşmazlığın 260’ı anlaşma ile sonuçlanmıştır. Arabuluculuk kültürünün yerleşmesi için Adalet Bakanlığı ve İngiliz Konsolosluğu’nun ortak projesi olan “Ticari Arabuluculuk İstanbul Model Projesi” Kapalıçarşı’da hayata geçirilmiştir. Bu proje kapsamında öncelikle Kapalıçarşı içinde arabuluculuk merkez ofisi kurulacak, akabinde merkezde görevlendirilecek arabulucular için özel bir eğitim programı oluşturulacaktır. Proje süresince Kapalıçarşı içerisinde merkezin faaliyetlerinin duyurulmasına yönelik olarak çeşitli etkinlikler ve farkındalık kampanyaları düzenlenecektir.
Arabuluculuk ülkemizde başarılı olur mu? Ülkemiz insanının karakteristik olarak olan sıcak yapısı ve kişilik özellikleri göz önüne alındığına arabuluculuk kurumunun kısa zamanda çok yaygın bir hale gelerek uyuşmazlık çözümlerinde başrol oynayacağını düşünüyorum.