Gelecek nesillere devir süreçlerinde doğru liderin
belirlenmesi ve hazırlanması gerekir.
Doğru bir lider;
- Ailenin içinde bulunduğu işi bilen ve seven kişidir.
- İşle ilgili eğitimi ve deneyiminin olması önemlidir. Yeni seçilen lider kendi zayıf ve güçlü yanlarını iyi bilmeli ve kendini bu yönde geliştirmeli ve/veya destek almalıdır.
- Şirkette lider olmayı kendisi de istemelidir.
- Yeni seçilen liderin, sadece daha önce başında olduğu veya sorumlu olduğu bölümü değil, şirketin tamamını yönetebilmeyi öğrenmesi
gerekir. Bu konuda kendisine danışmanlar veya yönetim kurulundaki diğer üyeler tarafından destek olunmalıdır. - İyi ve güvenebileceği üst düzey profesyonel bir kadrosu olmalıdır
- Şirketin hissedarı olarak zayıf konumda olmamalı, ya diğer hissedarlar ile işbirliği içinde olmalı ya da farklı (örneğin oyda imtiyaz vb. gibi) çözümlerle desteklenmelidir.
- Sadece aile üyelerinin değil, çalışanların ve şirketin diğer tüm dış paydaşlarının da saygısını kazanmalıdır. Bu noktada, yeni nesillere
pozisyondan gelen gücü aileleri verebilir, ancak kendilerinden gelen gücü edinemezlerse şirketi yönetmekte problem yaşarlar. - İşi yürütebilmek için yeterli yetkinlik ve yeteneğe sahip olmalıdırlar.
- Geçmişin başarılarına saygı duymalı, bundan ders çıkarmayı bilmeli, enerjilerini de işin ve ailenin gelecekte başarılı olması için harcamalıdırlar.
Gelecek liderin belirlenmesi yetiştirilmesi zaman ve emek isteyen bir süreçtir. Burada sıkça yapılan hata, yeni nesilleri bu konuda hazırlamadan bu sorumlulukların kendilerine verilmesidir. Uygulamada en çok karşılaşılan sıkıntı, yeni neslin yönetim sanatını bilmemesidir. En iyi liderler öncelikle en etkin yöneticilerdir. Önderlik etmeyi isteyen ama yönetmeyi başaramayan kişiler hem aile hem de şirket için tehlikeli olurlar. Ailenin birliği, şirketin sürdürülebilirliği zarar görür.
Matematik, fizik ve kimya gibi temel bilimler keşfedileli asırlar olmuştur. Ancak, Peter Drucker der ki; yönetim bilimi yirminci yüzyılın en önemli inovasyonudur. İlk işletme okulları ABD de açıldıklarında yönetim dalında tek bir ders bile sunmuyorlardı. İnsanların büyük bir çoğunluğu yönetimden ancak ikinci dünya savaşından sonra haberdar olmuştur ve aslında yönetim hakkında hala çok az şey bilinmektedir.
Bütün bu bilgilerin ışığı altında, artık ciddi bir ölçeğe gelmiş şirketlerde, ikinci veya üçüncü nesleyönetim alanında onları yetiştirmeden şirketi teslim etmek onlara yapılacak en büyük kötülüktür. Onları bir anlamda başarısızlığa baştan mahkum etmektir.Uygulamada da birçok yeni
nesil bir an önce yönetim sorumluluklarından sıyrılmak istemekte ve mümkünse yönetim kurulunda icracı olmayan veya yarı icracı yarı değil bir konumda yer almaktadırlar.
Yapılan bir diğer hata da, devirlerin çok geç gerçekleşmesidir. Bu durumda şirket yönetimini devralan nesil, şirket çalışanlarına kendini kabul ettirmekte zorlanmakta, o yaşa kadar tüm şevk ve heyecanını yitirdiği için, başarı hikayelerine imza atamamaktadır. Her iki durumda da ailede ve
şirkette liderlik zafiyeti doğmaktadır.
Dr.Güler Manisalı Darman
CGS Center – Başkan