Makale

Aile Şirketleri; Miras Hukuku ve Türk Ticaret Kanunu Perspektifiyle Konuya Bir Bakış

Dünyada ve Türkiye’de ”aile şirketleri” kurumsal hayatta hiç de azımsanamayacak bir çoğunluktadır. Yapılan araştırmalara göre, aile şirketlerinin kuruluş nedenleri arasında; çocuklarına fırsat yaratmak, aile mirasını ölümsüzleştirmek, aileyi bir arada tutmak, finansal bağımsızlık ve varlık yaratmak, kendi emeklilik ve kişisel planları, liyakatli çalışanları korumak, aileye finansal güvenlik sağlamak ve topluma yararlı olmak gibi nedenler bulunmaktadır.

Aile şirketleri hem kuruluşunda, hem gelişiminde hem mülkiyet ediniminde ama özellikle rekabet ortamında çok güçlü avantajlara sahiptir. Hızlı karar verebilmesi, gözü kara hareket edebilmesi, aile birliğinden gelen gücün kullanılması, amatör ruhun kaybedilmemesi, karşılıklı saygı ve itaatin daha rahat geliştirilebilmesi gibi açılardan bu şirketlerin çok önemli avantajlara sahip oldukları söylenebilir. Aile şirketlerinin kuruluşu ve gelişim aşamasında yaşanan başlıca dezavantajlara bakıldığında “kurumsallaşamama” eğiliminin öncelik aldığı görülebilir. Aslında aile şirketi olmayan kurumların da başlıca sorunu kurumsallaşamamaktır. Ancak aile şirketlerinde belirli bir sistematiğe geçiş süreci diğerlerine göre daha zor olabilmektedir.  Bunun nedenleri arasında, yönetim ve icra kurullarının yapısı ve aile bireylerinin iç içe geçmiş rolleri, buna paralel olarak aile şirketini yönetecek olan CEO’nun/Genel Müdür’ ün seçilmesi, nesiller arası farklılıklar, sürekli büyüyen “nakit kara deliklerinde” ısrarcı olma, aile şirketinde sıklıkla karşılaşılan yönetim ve kurumsallaşma problemleri arasında gösterilebilir.

 Miras Hukuku, miras bırakan dediğimiz bir kimsenin, ölümü ile sona ermeyen, intikal edilebilir hak ve borçları ile hukuki ilişkilerinin akıbetini düzenleyen kuralların tümüdür. Miras hukukunun ana temellerinden biri özel mülkiyet ve bunun devamlılığıdır. “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir” (AY m.35) şeklinde hükümle hem özel mülkiyet ve miras hakkı, “biri olmadan diğeri düşünülmeksizin”  “birlikte”  Anayasal teminat altına alınmıştır. Aile şirketlerinde kuşaklar arasındaki ilişkilerde yaşanan hareketlilik, konuya sadece hukukun diğer alanları açısından değil Miras Hukuku açısından da bir bakış açısı ve değerlendirmeyi zorunlu kılar.

Ne gibi sorunlarla karşılaşılabilir?

Miras bırakan sağlığında miras hissesini adil bir şekilde dağıtmamış olabilir. Ya da miras bırakan sağlığında miras hissesini sadece bir mirasçısına bırakmış olabilir. Özellikle kız çocuklarının evlenmesi ve özellikle damatların aileden birisi gibi görülmemesi, aile içi mirasın daha çok erkek çocuklar tarafından elde tutulmak istenmesine ve bunun sonucunda adil bir paylaşım yapılmamasına neden olmaktadır.

 

Share:

Leave a reply