Endüstri 4.0 Ve Temel Bileşenleri – Part 2
•Endüstriyel Büyük Veri (Industrial Big Data): Günümüzde akıllı makinelere bağlı sensörlerden milyonlarca bit’lik veri akışı gerçekleşmekte. Toplanan bu veriler anlamlandırılmadığı sürece veri yığınından öteye geçemediğinden, işletmeler için toplanan bu verinin hızlı bir şekilde analiz edilebilmesi büyük önem tanışmaktadır. Fabrikadan toplanan bu verilerle üretim planlaması, bakım planlaması, maliyet analizi, verimlilik gibi birçok konuda kararlar alınmaktadır. En önemlisi de plansız fabrika duruşlarının önüne geçilmekte, geriye dönük analizlerle birçok sorunun nedenlerine ışık tutulmakta ve bu veriye dayalı kestirimler birçok sorunun gerçekleşmeden önce yakalanabilmesine olanak sağlamaktadır. Bu denli geniş analizlerin etkin uygulanması işletmelere zamandan ve maliyetten tasarruf kazandırabileceğinden Endüstriyel Büyük Veri Endüstri 4.0’ın önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
•Bulut Bilişim (Cloud Computing): Bulut Bilişim dosya saklama ve dosyalara ulaşım gibi problemlerin ortadan kalkmasını sağlayan bir teknolojidir. Hayatımıza giren akıllı teknolojilerin daha aktif ve verimli kullanılmasını mümkün kılmakta, dosya ve veri kayıplarının ortadan kalkmasını verilere kesintisiz olarak 7/24 ulaşılabilmesi, üstelik bunun herhangi bir cihaza bağımlı olmadan yapılmasını sağlamaktadır. Public Cloud veya Private Cloud diye ayrılan bilişim bulut hizmetleri, bilgilerin herkese açık olmasını sağladığı gibi, tam tersi bir şekilde yalnızca yetkili kişilerin ulaşabildikleri yapıya da sahip olabilmektedir.
•Siber Güvenlik: Günümüzde Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) veya başka bir değişle Endüstri 4.0 uygulamalarının yaygınlaşmaya devam etmesi, bunun sonucunda gittikçe artan sayıda cihazın ağlara bağlanmasını artık kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu trendin itici gücü ise, başta endüstriyel sistem sahiplerinin verimliliği arttırma isteği olmuştur. Ancak, iletişim verimliliğini arttırmak kolayca ulaşılan, sorunsuz bir süreç değildir. IIoT, siber güvenlik tehditlerinin yol açtığı risklerin dikkate alınmasını zorunlu kılmıştır. Temmuz 2016’da Avrupa Parlemantosu siber saldırılara karşı korunmak için izlenmesi gereken adımları öneren bir yönerge yayımlamıştır. Sistem sahihleri de, endüstriyel uygulamalarda güvenli cihaz ve ağlar kurmalarını sağlayacak siber güvenlik çözümlerine ciddi ihtiyaç olduğu konusunda birleşmişlerdir.
•Simülasyon ve Sanal Gerçeklik: Simülasyon, gerçek hayattaki bir sistemin veya sürecin çalışmasının bilgisayar ortamında taklit edilmesidir. Simülasyon, sistemin yapay geçmişinin üretilmesine ve gerçek sistemin karakteristik özelliklerine dair çıkarımlar yapmak üzere bu geçmişin gözlemlenmesine olanak verir. Sanal gerçeklik, kullanıcıların tasarlanan ortamda bulunma hissini yaşadığı bilgisayar kaynaklı 3 boyutlu ortamlar için kullanılan bir terimdir. Endüstri 4.0’da simülasyon ve sanallaştırma akıllı fabrikaların sanal bir kopyalarının oluşturulmasında, sistemlerden gelen sensör verilerinin sanal tesis ve simülasyon modelleri ile bağlanmasıyla oluşur. Yakın gelecekte bu teknolojilerin özellikle fabrika ve depo mimarisini iyileştirmek ve akıllı envanter yönetimi için kullanılacağı öngörülmektedir.
•3D Yazıcı Teknolojileri: Plasik türevleri, metal, mantar, reçine ahşap gibi birçok farklı maddeyi yapım malzemesi olarak kullanabilen 3D yazıcılar; uzay ve havacılıkta, askeri uygulamalarda, endüstriyel imalat, tıp ve sağlık alanlarında, enerji, mimarlık, makine imalatı, gıda imalatı gibi birçok alanda kullanılabilmekte. Temel mantıkla 3D yazma işlemi kullanılan malzemeye göre örneğin plastiği (filamenti) eriterek yüksek hassasiyetle bir tabla üzerine katman katman yazma işlemi olarak tanımlanabilir. 3D yazıcılar yüksek bedelli projelerde asıl üretimden önce prototipin üretilerek olası hataların minimize edilmesini sağlamaktadır. Örneğin ortopetik cerrahi operasyonlarda ameliyat öncesi 3D yazıcı ile üretilen modeller ile operasyon demoları yapılarak riskler minimize edilebilmektedir. Endüstri için örneğin otomotivde ön kalıpların yerini 3D yazıcıdan çıkan parçalar alabildiği gibi kalıplara gelen revizyonlar daha hızlı ve daha düşük maliyetlerle mevcut kalıplara işlenebilmektedir. Yine üretimde kullanılan kritik ekipmanlar 3D yazıcılar sayesinde her an üretilebilmektedir.
Başta Almanya, Çin, Amerika, Japonya, Fransa olmak üzere özellikle Avrupa ülkelerinde Endüstri 4.0’a geçiş konusunda devlet ve özel sektör etkileşimli şekilde çalışmaktadır. Örneğin Almanya’da Endüstri 4.0 çalışma grubunun hazırladığı ‘Endüstri 4.0 Strateji Belgesi’ne göre Alman Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı’nın koordinasyonuyla ilerleyen bu strateji için 200 milyon avroluk bir bütçe ayrılmıştır. Almanya’nın milli gelirinin ve sağladığı istihdamın büyük kısmını oluşturan BMW, Bosch, Siemens gibi sektör devleri, üretim akışlarında uyguladığı değişiklikler ve stratejileriyle Endüstri 4.0 devrimine öncülük etmektedir. Bu şirketlerin global düzeyde ön plana çıkmasına sebep olarak başta ülke vizyonu ve mühendislik kültürü gelmektedir.
Türkiye sanayi devrimlerine bakıldığında ortalama 2.5 seviyesindeyken bu kavrama ulaşmak için yoğun bir çaba gerekeceği öngörülebilir. Bu konuda dinamik bir sektör olmasından kaynaklı şuan özellikle otomotiv sektörü itici bir güç olabileceği düşünülebilir. Endüstri 4.0 ile birlikte, yapılan hesaplara göre yeni ürünlerin pazara sunulma süresinde %25 – %50 arasında bir düşüş olacağı, mühendislik giderlerinin %30’a kadar düşerken, enerji tasarrufunun da %70’lere varabileceği öngörülmektedir. Türkiye’de General Electric’in İlk Akıllı Fabrika projesi, Arçelik’in Fabrikaların Dijital İkizi projesi, Bosch’un Kapsamlı Endüstri 4.0 Çalışmaları, Vestel’in Karanlık Fabrika projesi ve Tofaş’ın Kapsamlı Endüstri 4.0 Çalışmaları güncel uygulamalara örnek olarak verilebilir.
Bugün için Endüstri 4.0 kavramı genellikle üretimde verimliliğin yükseltilmesine yönelik hedef ve beklentiler ile ilişkilendirilmiş olsa da, Endüstri 4.0’ın iş dünyasına ve sosyal hayata birçok yenilik getireceği düşünülmektedir. Bu süreçte gerek duyulacak yasal ve hukuksal düzenlemeler ile birlikte yeni ürün ve süreçlerin geliştirilmesine yönelik yeni fırsatlar gündeme gelmesi, bazı işlerin varlığını yitirirken yeni iş tanımlarının oluşması örneğin; veri analistliği, siber güvenlik uzmanlığı gibi iş tanımlarının oluşması, yaşanacak değişimlere örnek olarak verilebilir. Üreticiden tüketiciye tek yönlü akıştan, herkesin birlikte ürettiği ve tükettiği çok yönlü alışveriş ağına geçilmesiyle mevcut gelir tanımları tüketicileri kavramakta yetersiz kalması ve geleneksel vergileme sisteminde değişikliğin gerekliliği yine değişimin etkileri için örnek verilebilir. Ulaşılacak bu yeni seviyenin büyüme, istihdam, yatırımlar, iş dünyası, akademi dünyası ve devletler için getireceği fırsatlar ve sorumlulukların da olacağı muhakkatır.
Endüstri 4.0’a geçiş sürecinde aslında en önemli olan konu çok farklı ve çok güçlü düzeyde standart iş modelleri üretebilmektir. Yani süreçleri daha etkin hale getirebilmek adına hangi tür veriye ihtiyaç olduğu, hangi tür verilerin müşteri için daha iyi bir ürün sunduğu ya da müşteri için daha iyi hizmet sağladığı bilinmesi gereken önemli parametrelerdir. Bu nedenle bu değişime başlamak isteyen firmaların öncelikle mevcut durumun analizlerini süratle yapmaları gerekmekte, bunu yaparken de akıllı destek noktaları oluşturmak için mevcut sistemlerden veri toplanması amacıyla entegrasyon ya da bağlantılı katmanlar oluşturulması gerekmektedir. Mevcut sistemin analizi ile Endüstri 4.0’a entegrasyon alanları tespit edilmesi kritik bir aşamadır. Bu süreçte bilgi birikimi yeterli değil ise alanında uzman doğru iş ortaklıklarının yapılması gereklidir, çünkü her firmanın tüm Endüstri 4.0 bileşenlerini sistemine entegre etmesi anlamlı olmayabilmektedir. İhtiyaç analizi sonrası çıkan gereksinimlere göre bu bileşenler hayata geçirilmelidir.
Bu süreçte şu unutulmamalıdır ki; Endüstri 4.0’a geçiş zaman alan, maliyetli ve şuan için yüksek teknolojiye sahip ülkeler için bile zor bir süreçtir. Günümüzde mevcut koşullarda önemli olan bu kavrama vizyon ve sonucunda uygulama olarak ne kadar yakın oluna bildiğidir.